13 Kasım 2009 Cuma

(500) Days of Summer






Her dönem karşımıza çıkan fısıltı ve vızıltı yoluyla elden ele dolaşarak kült mertebesine ulaşacak filmdir. indie külliyatında kendisine garden statevari bir yer edineceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Peki bütün bunlar filmi kötü yapıyor mu? Kesinlikle hayır. michel gondry&charlie kaufman'ın şaheser anlatısını farklı bir biçimde sunan filmdir. geri dönüşler, silinmeye çalışılan anılar, zamanla ortaya çıkan mutlu-hüzünlü anlar hepsi çok tanıdık. özellikle filmin sonuna doğru arkadan hırkasıyla joel geçecek sandım. kırık kalpli bir film olduğu mutlaka söylenmeli. kırık kalpli güzel filmlerin ortak paydası olarak en büyük kalp kırıklığı erkek kahramanındır. bu in the mood for love'dan, wristcutters a love story'e kadar böyledir. 


500 days of summer için söylenecek şeylerden ziyade kült olacağı besbelli olduğundan kullanma talimatı vermek gerekir. hassas dönemlerden geçen kalbi kırık gençlerimiz alkolle beraber alırsa ölümcül sonuçlara yol açabilir. bu yüzden dikkatli kullanılmalıdr. yakınlarda gidecek bir lacuna coil yoksa uzak durulmalıdır. hassas dönemden geçmeyen rahatı huzuru benim gibi yerinde olanlar ise keyifle izleyebilirler. güzel soundtrack'ini indirip aynı keyifle dinlemeye devam etmelidirler. böylece güzel kedilerin değerini çok iyi anlarlar.







Bir kaç yerde kullanılan farklı kurgu oyunları gerçekten takdire şayandır. basit biçimde ortaya konulan beklenti-gerçek sekansı bu açıdan harika bir örnektir. Senaryonun iyi yazıldığını söylemek için de Harold Pinter olmaya gerek yok. [Ne yazık Oysa ben Harold Pinter olmayı isterdim.]


Soundtrack için de bir şeyler yazmak yorumlamak isterdim ama bunu benden iyi yapacak kalamitim'den dinlemeyi tercih ederim doğrusu.

ek olarak filmle ilgili ufak bir alegori yapmak isterim: tom hansen gibi "genç werther ruhlu" adamlar hiç bir zaman yaz'ı değil her zaman sonbahar'ı takip etmelidir. sonbahar karşılıktır. kasım'dır. kalıcıdır. summer gibi antin kuntin şeylerle ilgilenerek kendisine farklıyım-entelim imajı çizen hanımlar da aslında üzerleri bir başkası tarafından boyanmış balonlardır. günün birinde ya uçup ya da patlayıp yok olur giderler.








Sonuç olarak derim ki izleyin lan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

De diyeceğini!

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

About